11 Nisan 2009 Cumartesi

TUİÇ IV. Anadolu Kongresi-Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 14-15 Mayıs 2009;

Türkiye Uluslararası İlişkiler Çalışmaları üst oluşum yapılanması IV. Anadolu Kongresi’ni 14-15 Mayıs 2009 tarihlerinde Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Topluluğu tarafından yapmayı planlamaktadır. Düşünmekteyiz. Her kongremizde Türk Dış Politikasının ana ayakları üzerinde değerlendirmeler yapmayı hedeflemekteyiz. Bu kongremizde de ana konu olarak Kuzey Kafkasya’daki gelişmelere odaklanmayı planlamaktayız.

Soğuk Savaş’ın sonra ermesi sadece Sovyetler Birliği’nin dağılması ile sonuçlanmamış, aynı zamanda Rusya Federasyonu içerisinde de otonom bölgelerde ayrılıkçı hareketlerin hız kazanmasına neden olmuştu. Rusya Federasyonu’nun aynı zamanda iç sorunlarla boğuşmasına ve bölgesinde kendisini ilgilendiren sorunlara daha az ilgi duymasına sebep olan bu gelişmelerin durum tespitini yapmayı hedeflemekteyiz. Tabii ki öncelikle Rusya’nın post-Sovyet Coğrafyasına dair görüşlerini analiz etmemiz gerekmektedir. Bu yüzden bizler öncelikle Rusya’yı ve otonom bölgelerinde Soğuk Savaş öncesi ve sonrası kısa bir değerlendirme yapmamız gerektiğini düşünmekteyiz.

Rusya’nın Karadeniz limanlarının bulunduğu için stratejik öneme haiz olan bu coğrafyadaki ayrılıkçı hareketlerin varlığının bölge dengeleri açısından değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Çünkü Rusya’nın Baltık ve Pasifik Okyanusu’na olan limanları yılın belli bölümlerinde buzlarla örtülü bu noktada Rusya için Karadeniz sahil şeridi daha da önemli hale gelmekte, bu bölgelerdeki istikrarsızlık bölgedeki devletlerin birbirleriyle olan ilişkilerine nasıl yansıyacaktır sorusunun cevabı da ayrıca önemlidir diye düşünmekteyiz. Bu sorunun da cevaplanabilmesi için Karadeniz bölgesindeki istikrarsızlık yaratan coğrafyaların mevcut durumu da gözler önüne serilmelidir diye düşünmekteyiz.

Kuzey Kafkasya olarak adlandırılan coğrafya’nın tarihsel kesiti ve bölgedeki halkların tarih içerisinde birbirleriyle kurmuş ilişkiler bugün hala en çok tartışılan konuların başında gelmektedir. Örneğin Çerkez Sürgünü 1894 bu duruma en iyi örnek olarak gösterilmektedir. Bölgede Kuzey Kafkasya halklarının tarih içerisinde yaşamış oldukları sorunlarında konuşulması gerektiğine inanmaktayız. Aynı zamanda bu yaşananlar sırasında Osmanlı İmparatorluğu’nun göstermiş olduğu hoşgörü ve misafirperverliğin kanıtı olarak da bugün hala ülkemizde yaşamlarını sürdüren Kuzey Kafkasya kökenli vatandaşlarımızla ilgili konularında gündeme gelmesinin önemli olduğunu düşünmekteyiz.

Türkiye Uluslararası İlişkiler Çalışmaları Türk Dış Politikası’nın ana sorunlarını çözüp, komşularıyla dengeli ve sürdürülebilir ilişkiler kurmasını bunu da paralel süreçler içerisinde yaratmasını düşünür. Bu noktada bizler Kuzey Kafkasya bölgesini de bu kapsam içerisinde görmekteyiz. Bölgede Rusya Federasyonu içindeki özellikle Kuzey Kafkasya bölgesindekiler ile Türkiye’nin tarih ve kültürel birlikteliği bulunmaktadır. Aynı zamanda Türkiye Rusya ile Soğuk Savaş sonrasından bugüne özellikle Putin-Erdoğan döneminde yaratılan karşılıklı işbirliği anlayışı ile yeni bir döneme girmiştir.